Kamuda 300 binden fazla işçinin bağlı olduğu toplu iş sözleşmesi (TİS) süreçlerinde 100 günü aşkın bir süre geride kalmasına rağmen, bugüne kadar ne uyuşmazlık tespiti yapıldı, ne ara buluculuk süreci başlatıldı, ne de olası bir grev kararı duyuruldu. Hızla artan enflasyon ve yükselen vergi oranları işçilerin ücretlerinde ciddi bir erimeye neden olurken, kamu işçileri belirsizlik içinde bırakıldı.
Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmeleri 27 Şubat’tan bu yana devam ediyor. Bu protokol, 650 binden fazla kamu işçisinin ücret ve sosyal haklarındaki artış oranlarını belirleyecek temel metin olarak önem taşıyor. Ancak KÇP süreci ilerlerken, birçok kamu kurumunda süresi dolmuş TİS’ler nedeniyle işçiler zamsız çalışmaya devam ediyor.
Sağlık Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı yaklaşık 275 bin işçi, ocaktan bu yana süren görüşmelerin içeriği hakkında bilgi sahibi değil. İşçiler, sadece enflasyon kaynaklı reel ücret kayıplarının 6 bin TL’yi bulduğunu ifade ediyor.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda 25 bin işçiyi ilgilendiren TİS sürecinde yetkili sendika Öz Sağlık-İş ile kamu işverenini temsil eden TÜHİS arasındaki ilk görüşme 24 Aralık’ta yapıldı. Ancak bu görüşmeden sonra herhangi bir ikinci toplantı, ara buluculuk bildirimi veya uyuşmazlık açıklaması yapılmadı.
İşçiler, sürecin hangi aşamada olduğuna dair sendikadan bilgi alamadıklarını ve kamuoyuna tek bir açıklama bile yapılmadığını dile getiriyor. Benzer şekilde, Sağlık Bakanlığı bünyesindeki yaklaşık 250 bin işçiyi ilgilendiren TİS görüşmeleri ise 3 Mart’ta başladı; ancak aradan geçen 78 güne rağmen ikinci bir resmi açıklama yapılmadı.
Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, üçüncü tur KÇP toplantısı öncesi yaptığı açıklamada kamuoyuna şu ifadelerle seslendi:
“Ekonominin düzeldiğini söylüyorlar ama ortada düzelmiş bir şey yok. Sözleşme görüşmeleri ne emekli ne de asgari ücret zammına benzer. Kamu sözleşmeleri ocakta başlamalıydı. Birçok yerde işçiler hak ettikleri ücretleri alamıyor. 2 ay içinde grev kararı alınması gerekir. Aksi halde yasadan gelen hakkımızı kullanmak zorunda kalacağız.”
Türk-İş Genel Başkan Yardımcısı ve Yol-İş Sendikası Genel Başkanı Ramazan Ağar ise, taleplerinin net olduğunu belirterek, “Biz 1989 ve 1995 yıllarındaki gibi bir tabloyu yeniden yaşamak istemiyoruz. Üretimden gelen gücümüzü 600 bin işçi adına kullanmaya hazırız” dedi.
Anayasa Mahkemesi’nin 2020/34550 başvuru numaralı kararında, toplu sözleşme hakkının etkili kullanımını engelleyen yapısal sorunlar vurgulanmıştı. Kararda, mevcut sistemin, eski TİS sona erdiğinde yeni bir sözleşmenin zamanında yürürlüğe girmesini sağlayacak düzenekten yoksun olduğu ifade edildi.
AYM kararına göre TİS süreci şu aşamalardan oluşuyor:
Tüm süreç, tebligat ve resmi prosedürlerle birlikte en az 120-150 gün sürebiliyor. En ideal koşullarda bile, bir TİS sürecinin 100 günden kısa sürede tamamlanması mümkün değil.
Ara buluculuk sonrası anlaşma sağlanamazsa, sendika 60 gün içinde grev kararı alabilir ve uygulamaya koymadan 6 iş günü önce karşı tarafa bildirimde bulunmak zorundadır. Ancak grev yasağı bulunan iş kollarında süreç Yüksek Hakem Kurulu’na taşınır.
Kamu İşçileri Platformları Birliği temsilcileri, TİS sürecinin KÇP’ye endekslendiğini ve işçilerin zam beklentilerinin hükümetin KÇP’deki teklifine bağlandığını vurguluyor. Platform, sendikaların bu süreçte herhangi bir eylem veya grev kararı almamış olmasını da eleştiriyor.
İşçiler, geçen her günün kayıplarını büyüttüğünü, sendikaların şeffaflıkla bilgilendirme yapması gerektiğini ve sözleşme masasında işçilerin de etkin temsil edilmesini talep ediyor.
Subscribe to get the latest posts sent to your email.