Türk-iş Başkanı Ergün Atalay’ın Son Açıklamaları: TÜHİS PARASAL KONUYU KONUŞMAM DİYOR

Türk-iş Başkanı Ergün Atalay’ın Son Açıklamaları: TÜHİS PARASAL KONUYU KONUŞMAM DİYOR
Yayınlama: 08.05.2025
Düzenleme: 08.05.2025 12:01
A+
A-

rk-İş Başkanı Ergün Atalay 2025-2026 dönemi Kamu Çerçeve Protokolü’nin 128 gündür (4 Ay 7 Gün ) imzalanmaması ve kamu işveren adına TÜHİS ile yapılan oturum ve toplantılardan bir netice çıkmaması sonucu açıklamalarda bulundu.

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, yaptığı açıklamada, kamu işçileri toplu sözleşmelerinin ikinci yılına girildiğini ve bu süreçte önemli aksaklıklar yaşandığını ifade etti. Geçtiğimiz hafta 1 Mayıs’ı Türkiye’nin 63 ilinde coşkuyla ve olaysız kutladıklarını, sendikalar ve sivil toplum kuruluşlarının bu vesileyle kamuoyuna sorunlarını anlatma fırsatı bulduklarını belirtti.

Atalay, TÜRK-İŞ olarak enerjiden gıdaya, madenden demiryollarına, savunma sanayinden büro hizmetlerine kadar her alanda çalışan işçilerin üst örgütü olduklarını vurguladı. İki yıl önce imzalanan kamu sözleşmelerinin, artan enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle bugün artık bir anlamının kalmadığını belirtti. Son otuz yılda benzeri görülmemiş bir ekonomik sıkıntının yaşandığını ve bu durumun en çok çalışan kesimi etkilediğini söyledi.

VASIFLI İŞÇİ ÜCRET YETERSİZLİĞİ SEBEBİYLE EMEKLİ OLUYOR

Afetlerde, depremlerde, yangınlarda ve savaşlarda bedelin ilk kadınlara, çocuklara ve çalışanlara ödettirildiğini ifade eden Atalay, geçmişte kamu sözleşmeleriyle ilgili çıkan haberlerde “işçi müdürü geçti, çöpçü genel müdürü geçti” gibi abartılı yorumların yapıldığını hatırlattı. Ancak bugün gelinen noktada, kamu işçisinin ücretlerinin özel sektörle kıyaslandığında oldukça geride kaldığını, bu nedenle özellikle teknik alanlarda ciddi iş gücü kaybı yaşandığını belirtti.

Kamu kurumlarında artık işçi bulmakta zorlanıldığını söyleyen Atalay, savunma sanayisinde sadece geçen yıl 400 beyaz yakalı işçinin işi bıraktığını, çünkü aynı işi özel sektörde iki-üç katı maaşla yapanlar olduğunu ifade etti. Bu insanların yerine yeni personel yetiştirmenin yıllar aldığını ve mevcut teknik personelin emekli edilmesinin çok ciddi bir boşluk yarattığını vurguladı. Bu konuda hükümeti ve ilgili bakanlıkları defalarca uyardıklarını ancak seslerini duyuramadıklarını belirtti.

Atalay, işçilerin ülkenin her köşesinde ağır şartlar altında çalıştığını, karayollarında 160-200 derece sıcaklıkta asfalt döken işçilerin olağanüstü bir çaba sarf ettiğini söyledi. Devlet kapısının eskiden önemli bir istihdam alanı olduğunu, ancak artık kamu kurumlarının %10 ila %25 oranında işçi açığı verdiğini, çünkü gençlerin bu şartlarla çalışmak istemediğini ifade etti.

İŞÇİNİN ARTIK YÜZDE 35 VERGİ DİLİMİNE GİRMESİ SÖZ KONUSU

Vergi düzenine de sert eleştirilerde bulunan Atalay, işçilerin yılın başında %20, haziranda %25, temmuzda ise %35 vergi dilimine girdiğini, bu vergi yükünün artık taşınamaz hale geldiğini belirtti. TÜRK-İŞ’in bu konuda geçen yıl temmuz ayında eylem takvimi başlattığını ve ülke genelinde mitingler düzenlediklerini hatırlattı.

KAMU ÇERÇEVE PROTOKOLÜNDE SON DURUM: TÜHİS PARASAL KONUYU KONUŞMAM DİYOR

Kamu sözleşmeleri konusunda hükümetin hâlâ herhangi bir teklif sunmadığını, oysa sendikaların 27 Şubat’ta işveren sendikasına 21 maddelik bir teklif sunduğunu açıkladı. Ancak işveren sendikasının “parasal konuları konuşmam” diyerek müzakerelerden kaçındığını ve topu Maliye Bakanlığı’na attığını söyledi. TÜHİS benim yetkim yok diyor. Mali konuyu görüşmeyecek isek ne konuşacağız. Maliye Bakanı’nın bugüne kadar işçi lehine hiçbir olumlu adım atmadığını, bu konuda bir beklentisinin de kalmadığını ifade etti.

Atalay, sendikaların, kamu işçisinin ücretlerinin, mesailerinin, yemek ve servis haklarının müzakere edildiği bu süreçte birlik içinde hareket ettiğini belirtti. Demiryolları başta olmak üzere bazı işkollarında arabulucu sürecine girildiğini, bu sürecin ardından greve gidilmesinin muhtemel olduğunu açıkladı.

İşçilerin yıllardır sefalet içinde çalıştığını, sefadan hiç nasiplenmediğini vurgulayan Atalay, ülkeyi yönetenlerin artık bu sese kulak vermesi gerektiğini söyledi. Ortalama 35.000-40.000 lira maaş alan bir işçinin geçinmesinin imkânsız hale geldiğini, bu nedenle gençlerin kamuya yönelmediğini, kamuya personel alımlarında %20 oranında boşluk kaldığını ifade etti. Bu sorunların Tarım Bakanlığı gibi kurumlarda bile yaşandığını belirtti.

ILO tarafından alınan uluslararası kararların birçok gelişmiş ülkede bile uygulanmadığını, Türkiye’de işçiye hâlâ köle muamelesi yapıldığını söyledi.

Ergün Atalay’dan Tepki: “İşçiden Amir Olmaz” Diyen Zihniyet Utanç Vericidir!

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, kamu işçilerinin toplu sözleşme sürecine ilişkin yaptığı açıklamada, bazı memur sendikalarının Cumhurbaşkanlığı’na gönderdiği bir yazıda geçen “İşçiden amir olmaz” ifadesine sert tepki gösterdi.

Atalay, söz konusu anlayışın çalışanları ayrıştırdığını belirterek şöyle konuştu:

“Geçen gün bir yazı geldi. Bazı memur sendikaları Cumhurbaşkanlığı’na yazı yazmış, ‘işçiden amir olmaz’ diyorlar. Bu ne demek? Onu da araştırdık. Üniversitede işçi kadrosunda çalışan, üniversite mezunu arkadaşlarımız var. 20 senedir çalışıyor. Onun yanında 6 aylık memur bir arkadaş var. Aynı tahsilde, ama işçiden amir olmazmış. Bu kabul edilemez!”

TÜRK-İŞ Başkanı, çalışanların eğitim ve deneyim farkı gözetilmeksizin sadece statüye bakılarak yapılan bu tür ayrımların, iş barışına zarar verdiğini vurguladı.

“Affedersiniz; çöpten savunma sanayisine, yerin altından ekmeğe kadar emeği biz veriyoruz. Ama hâlâ bizi köle gibi gören, maraba gibi gören bir zihniyet var.” diyen Atalay, memur-sendika ayrımı yapılmaması gerektiğini söyledi.

Atalay, Cumhurbaşkanı’na da çağrıda bulunarak, yöneticilerin çalışma koşullarını sahada görmesi gerektiğini ifade etti:

“Sayın Cumhurbaşkanı, şu bakanların yarısını bir gün madene soksun da görsün; iş nasıl yapılır, işçi hangi şartlarda çalışır.”

Atalay, konuşmasının sonunda şunu da ekledi:

“Memur da bizim, işçi de bizim, emekli de bizim. Kimse bizi ayrıştırmasın!”

Bazı memur sendikalarının, “işçiden amir olmaz” anlayışını taşıdığını, üniversite mezunu, 20 yıldır çalışan bir işçinin, yeni atanmış altı aylık bir memurdan daha alt kademede görülmesinin kabul edilemez olduğunu vurguladı. Bu ayrımcılığı asla kabul etmediklerini ve etmeyeceklerini açıkladı.

İŞ KAZALARI

İş kazaları konusuna da değinen Atalay, her gün ortalama beş işçinin iş cinayetinde hayatını kaybettiğini, bu durumun Amasra, Soma, Ermenek gibi facialarda acı şekilde görüldüğünü belirtti. Bu şartlarda çalışan insanların emeğine saygı gösterilmesi gerektiğini söyledi.

VASIFLI İŞÇİNİN KIYMETİ BİLİNMİYOR

Makine Kimya Kurumu gibi stratejik yerlerde emekli olan işçilerin yeniden çağrıldığını, çünkü yerlerine yeni yetişenlerin işi kavrayamadığını ifade etti. Atalay, sendikaların bu tür durumları düşündüğünü ama ülkeyi yönetenlerin düşünmediğini söyledi. “Bu ülke kimsenin babasının çiftliği değil. Bedel ödenecekse hep beraber öderiz ama işçiyi ezdirmeyiz.” dedi.

İŞKUR’un verdiği ilanlarda bile bu maaşlara çalışacak insan bulunamadığını belirten Atalay, “Bu ücretler köle ücretidir.” dedi. Patronların başka ülkelere gitmekle tehdit ettiğini, ancak bu ücretlere çalışacak insan kalmadığını söyledi.

Yargı ile ilgili tartışmalara da değinen Atalay, savcı, hâkim, sendikacı, gazeteci, siyasetçi her meslekte yanlış yapanlar olabileceğini, ama doğru insanların da olduğunu belirtti. Kimsenin tüm bir camiayı karalamaya hakkı olmadığını söyledi.

1 Mayıs’ta konuşma yapmaması yönündeki eleştiriler hakkında da açıklama yapan Atalay, o gün 40 kişinin katıldığı bir toplantıda müzakere ortamı olmadığını, bu nedenle söz almadığını, ancak her ortamda bu talepleri dillendirmeye devam ettiğini söyledi. Asgari ücretle ilgili düzenleme yapılmadan TÜRK-İŞ olarak bir daha masaya oturmayacaklarını yineledi.

TOPLU SÖZLEŞME SORUNLARI

Toplu sözleşme süreci hakkında bilgi verirken, özellikle belediyelerde yaşanan sorunlara da dikkat çekti. İzmir, Bursa, Ankara gibi büyükşehirlerde sendikaların grev ve eylem kararları aldığını, bu durumun halkı da etkilediğini ancak başka çarelerinin kalmadığını vurguladı.

Son olarak, memur-sendika ayrımcılığına ve işçilerin ötekileştirilmesine son verilmesi gerektiğini, çalışanların artık dayanacak gücünün kalmadığını ifade ederek konuşmasını tamamladı.


ailesosyal.com sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

Bildirimleri Etkinleştir Evet Hayır